21 Kasım 2011

Kurabiye

Korkarım ben:

Yalnızlığın doğallığından korkan, onun söylediklerini dinlemeyen insandan.

Kendi sesiyle, gürültüsüyle, sahte yakınlaşmalarla yalnızlığın sesini ve sadeliğini bastırmaya çalışan insandan.

Başkalarının yalnızlığına saygı gösteremeyen insandan.






Kurabiye




300 gr lor
1 yumurta
1.5 su bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı zencefil
½ su bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı ceviz
3 yemek kaşığı süt
215 gr un

İyice yoğurup şekil verdikten sonra 180 dereceye ısınmış fırında pişirdim.


11 Kasım 2011

Elma aşkı yeniden



Bu sene elma ağacı benim gibi düşük verimliydi sanki.

Kızarmadan yere attığı tam olmamış elmalar yine marmelata dönüştüler mutfakta.




Yıkadıktan sonra sadece çekirdeklerini çıkarıp dilimlediğim elmalara biraz şeker, bir kaç damla sakızı ilavesiyle kısık ateşte pişirip, soğuyunca püre haline getirdim.


Diğer elma marmelatı için:
http://yemekkutusu.blogspot.com/2008/10/aldatmaca-oyunu-oynar-dururuz.html

05 Kasım 2011

Bayram herkese mi?

Aşağıdaki yazıyı 6 Kasım 2008 de yazmışım, tam 3 yıl önce. "B.Ç" için.



Şimdi de "N.Ç" için. Hala acı, hala utanç verici. Tabii eğer utanabiliyorlarsa!



Ve nasıl iyi, mutlu ve çocukca bir bayram olacaksa!

Sabahın kör bir saaati. Ben yine o kız çocuğunu düşünüyorum. Sonra diğer kız çocukları aklıma geliyor. Yaşadıklarını gözlerimin önüne getirmemek için kapatmıyorum gözlerimi. Katlanmış kağıttan kestiğimiz el ele tutuşmuş kız çocukları gibi. Açtıkça çoğalıyorlar. Daha kendileri bile kendi bedenlerini tanıyamamışken. Sonra o sırıtan surat ve onun arkasına saklanmış sayısını bilemediğim diğer sırıtan suratlar. Ve onların bu kokuşmuşluğuna sırıtan, yokmuş gibi davranan, daha da ötesi haklı çıkaran sistemler. Tüm tepkiler havada uçuşuyor sanki.
Sonra yine kağıttan el ele tutuşmuş erkek çocuklar gözlerimin önüne geliyor, yaşanılanlar hiç bir zaman ortaya dökülmemiş, farkediyorum.
Sadece korku ve acı görüyorum gözlerinde ve daha kendilerinin bile tanımadıkları bedenlerinde.
Sonra bu kağıt çocukların geleceklerini hayal etmeye çalışıyorum ve çok ürküyorum. Nasıl ve ne zaman büyüdüklerini anlayamadan.....
Bitsin bunlar, belki kötü bir rüyadır bu diyorum ama devam ediyor. Yalnız çocukları düşünüyorum.
Bu kağıtların beyaz başladığını ve siyaha dönüştüğünü ve sonra renksizleşerek yaşamda uçuşup unutulduklarını farkediyorum.
Nasıl bir işkencedir ki bu karşılığını bulamıyor. Hep vardı ve varolacak dedirtiyor.
Ben gerçekten acı çekiyorum.



6 Kasım 2008
(http://yemekkutusu.blogspot.com/2008/11/sabahn-kr-bir-saaati.html)
Google