27 Haziran 2010

17 Haziran 2010

Kurabiye

Hayatının bulunduğu andan sonrası için karar verirken insan tek başınaymış gibi mi davranmalı? Yoksa yaşayacağı her türlü çağrışımı göz ardı ederek öncelikli kişi ya da kişilere göre mi almalı kararlarını? Ama onları öne çıkararak seçim yaptığımızda da zarar vermiyor muyuz onlara? Bilmek o kadar zor ki. Her iki durumu da yaşayabilmek lazım anlamak için.
Ama bir yolu seçiyoruz ve o neyi getiriyorsa, bizim ve diğerlerinin de ekledikleriyle yaşıyoruz o seçim anını. Hatta bazen o kadar kapanıyoruz ki neyi neden seçtiğimizi bile hatırlamaz oluyoruz; taa ki çağrışımlar aklımıza ve kalbimize çarpıncaya kadar. O çarpma anından kaçış yok. Bazen zaman, her şey duruyor, etrafımızı en çarpıcı görüntü sarıyor. Bazen de iyi ki bunları yaşamışım dedirtiyor.
Belki de çağrıştıranları yaşamayı öğrenmeli insan o anda, çağrıştırdıklarını değil.
Tıpkı bol zencefilli ılık bir kurabiye yer gibi.

Kurabiye
90 gr tereyağı (eritilip soğutulmuş)
1 yumurta
90 gr yoğurt
200 gr toz şeker
1 paket kabartma tozu
3 tatlı kaşığı tepeleme zencefil
450 gr un

İyice yoğurup, şekil verip biraz buzdolabında dinlendirdikten sonra üzerine ceviz koyup 180 derecede pişirdim.


07 Haziran 2010

Kek

Paylaşmak insana kendisini iyi hissettiren tek kişilik bir oyun gibi midir?






Kek




2 yumurta ve 85 gr toz şekeri iyice çırptım. 125 gr yoğurt ve 60 gr zeytinyağı ekleyip karıştırdım. Ve son olarak da 1 paket vanilya ile 255 gr kakaolu kek unu ekleyerek kalıba döküp 175 derecede pişirdim. Fırından çıkarınca üzerine blender’dan geçirdiğim süt ve bolca ev yapımı kayısı marmelatı karışımını (göz kararı) döküp çikolata rendeledim.

Google