29 Nisan 2008

Patates salatası




6 adet haşlanmış patates: küp doğranmış
1 su bardağı kuru domates: ince kıyılmış
1 çay bardağı ceviz: iri çekilmiş,
1 çay bardağı kaşar peyniri: ince doğranmış
1 sarımsak
1 avuç taze nane
1 yemek kaşığı kuru maydanoz
Tuz, karabiber

Sos: 1 çay bardağı sızma
1 yemek kaşığı nar ekşisi
1 yemek kaşığı Laleli Karadut Sirkesi
Yarım limon suyu

25 Nisan 2008

Çörek


1 çay bardağı zeytinyağı
1 yumurta beyazı
1 çay bardağı ceviz içi
3 yemek kaşığı yoğurt
1 çay bardağı ufalanmış beyaz peynir
1 çay bardağı ince kıyılmış dereotu
1 paket kabartma tozu
250 gr un

Hepsini yoğurup şekil verdikten sonra üzerlerine yumurta sarısı sürüp 175 derecede pişirdim.

21 Nisan 2008

Enginar


Enginarları limonlu ve tuzlu suda pişirdim. Az zeytinyağında sotelediğim mantarı, sarımsak, dereotu ve bezelye ile karıştırıp enginarların üzerine koydum. Kaşar rendeleyip, kırmızı pul biber serpip erittim.

17 Nisan 2008

Kek

Kek


1. Hamur:
1 yumurta
½ su bardağı zeytinyağı
½ su bardağı pudra şekeri
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı zencefil
1 yemek kaşığı limon suyu
3 su bardağı un

2. Hamur:
1 su bardağı çilek suyu (Ben çilekleri robottan geçirip süzdüğüm suyu kullandım)
6 yemek kaşığı nişasta
7 yemek kaşığı pudra şekeri
1 yemek kaşığı damla sakızı macunu
Hepsini karıştırıp pişirdim ve yumuşak bir hamur oldu.

3. Hamur:
4 yemek kaşığı süt
2 yemek kaşığı nişasta
2 yemek kaşığı pudra şekeri
2 yemek kaşığı kakao
Hepsini karıştırıp pişirdim ve yumuşak bir hamur daha elde ettim.

Kelepçeli kalıbı yağlayıp, sırasıyla düz hamuru, çilekli hamurun yarısını, tekrar düz hamuru ve çilekli hamuru, en üst kata da kakaolu hamuru yaydım ve 175 derecede pişirdim. Ilıyınca 1 su bardağı şekerlendirilmiş çilek suyunu gezdirdim. Yarım paket krema ve erittiğim 250 gr bitter kuvertürü çırptım ve kapladım.

Farklı amaçlar için yapılmış üç hamurdu, ama böyle bir sonuç oldu.

14 Nisan 2008

Kurabiye



½ su bardağu zeytinyağı
½ su bardağı süt
½ su bardağı esmer şeker
1 su bardağı sütlü damla çikolata
2 tatlı kaşığı damla sakızı macunu
1 paket kabartma tozu
1.5 su bardağı un
1.5 su bardağı nişasta

Hepsini yoğurup 175 derecede pişirdim.

11 Nisan 2008

Poğaça



İçimizde bir karıştırıcı mı var, bazen merak ediyorum. Düşüncelerimizi karıştıran, duygularımızı karıştıran. Nedenini ve nasıl başladığını bilemediğimiz bir şekilde karışma başlar.
Çözmek kolaydır kimi zaman, kimi zaman da çok zordur.
Tetikleyiciyi bulmak önemli, adımlarımızı kolaylaştırır.
Bulamazsak da kendimizi kendi halimize bırakmalı. Karışık karışık yaşamalı arada sırada. Belki de bastırmalı karışıklığı içimizin sessizliğiyle bir süre.
Nasıl olsa düze çıkacağız. O zaman ne neden önem taşıyacak, ne de yaşadığımız karışıklık.
Yine seveceğiz bulunduğumuz düzlüğü.

Bütün gün yağmur yağdı
Ya da bir gün içinde bir yıldan fazla
Günü ıslattı bu yağmur.

(Edip Cansever; Üçlükler VI)


Mantarlı poğaça



Hamuru:

1 su bardağı zeytinyağı
1.5 su bardağı yoğurt
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı elma sirkesi
4.5 su bardağı un

İçi:

Mantar: Kendi suyunu bırakıp çekene kadar sote edilmiş mantar
Taze fesleğen
Beyaz peynir
Karabiber
1 yumurta beyazı
2 yemek kaşığı zeytinyağı

Üzeri: 1 yumurta sarısı, 1 tatlı kaşığı yoğurt, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
Hamuru yoğurduktan sonra bir süre dinlendirdim. İç malzemesini koyup şeklini verdikten sonra, yumurtalı karışımı sürüp 175 derecede pişirdim.

08 Nisan 2008

Cheese cake


Her beraberliğin bir, hatta birden fazla nedeni var. Aile olmanın da öyle: Sevgi, özlem, dayanışma, paylaşma, anlaşma, kimi zaman anlaşamama, beraber gülme, beraber üzülme, anılar, sonu gelmeyen sohbetler.....
Birken iki, ikiyken üç..... Çoğalmalar, eksilmeler.
Eksilenlerin yeri dolmaz, unutulmaz da. Her bir araya gelinişte hatırlanırlar, kimi zaman tebessümle, kimi zaman boğazda düğümlenmelerle.
İlaveler neşeyle karşılanırlar.
Ailede eksilenlerin koltukları her zaman muhafaza edilir, sanki hiç gitmemişler gibi. İlaveler için de her zaman boş bir koltuk vardır, sevgiye, sıcaklığa dahil olsunlar diye.
Pazar günü aile kahvaltımdan buraya yansıyan ve uzun kahvaltı sonunda kahvelerimize eşlik eden bir denemem:

Cheese cake



Malzeme :

400 gr Labne
125 gr toz şeker
50 gr mısır unu
2 limon kabuğu rendesi
4 yumurta
50 gr erimiş tereyağı
20 gr yoğurt

Labne ve şeker iyice çırpılır. Yumurtalar teker teker eklenerek çırpılmaya devam ederken kalan malzeme ilave edilir ve karışım yağlanmış kalıba dökülür. 170 derece ısınmış fırında 20-25 dk pişirilir ve üzeri istendiği gibi süslenir.
Ben kek sıcakken çilek sosu döktüm. Çilek sosu için: Çok az suyla çilekleri robottan geçirdim ve şekerle kaynattım en son biraz nişasta ilave ederek jöle kıvamında bir sos elde ettim. Buzdolabında bir kaç saat iyice soğuyup sos katılaşınca üzerine pudra şekeri ile çırptığım kremayı yaydım. Etrafını ve üzerini fıstıkla sıvadım.
Tarifi Malezyalı bir şefin ( Chef Lee-Baked Cheese Cake; Penang Passion) tarifinden uyarladım, ben kendime fazla güvenmediğim için 5 gr olarak verilen mısır ununu 50 gr olarak kullandım.

05 Nisan 2008

Kahve ve çikolata




Bir sabah her zamankinden farklı bir yorgunlukla uyandı. Yorgun olan bedeni değildi, aklı ve duyguları yorgundu. Uzun zamandır silinmemiş bir pencerenin arkasından bakmanın yorgunluğu ve ağırlığı olduğunu düşündü.
Neredeyse bir servet harcayarak ve gerçekten aşık olduğuna inandığı zaman aldığı şık torbasını çıkardı. Yıllarla içine hem kendisinin kendine verdiği, hem de diğerlerinin ona verdiği akılların her birini yazdığı kağıtları doldurmuştu.
Yaşadığı yorgunluk, “ben” sorularını da yoğunlaştırmaya başlamıştı. Bir yandan sessizce bu sorularını dinlerken, torbadan tek tek kağıtları çıkarmaya ve okumaya başladı. Ve bunu daha önceleri neden yapmadığını da düşünerek:

“Kimseye hakettiğinden fazla değer verme.” Buna iyi ki çok önem vermemişim, bugün önemsemenin anlamını bilmeyebilirdim diye düşündü.
“Hayat adil değildir.” Olsun, eşitsizliğin ve mücadele etmenin anlamını öğrendim dedi kendine.
“Kimseye güvenme”. Yok canım, bu o kadar da kötü değil. Elbette önce kendine güvenmeyi bilecek insan ve böylece güvenmenin, güvenilmenin, veya tam tersinin anlamını öğrenecek. Tek başına değil ki insan toplum içinde.
“Başın her zaman dik ve ileriye dönük olsun, geride takılı kalmasın”. Evet, yol alabilmek, ilerleyebilmek için öğrenmeliydi insan bunu.
“Zamana bırak”. Neden diye düşündü, her durum, her yaşanan için bu mümkün olmayabilir. Zaman, içinde bulunduğumuz, bizimle, yaşadıklarımızla ve şekillendirdiklerimizle akıp gider ve biz bırakamayız, mutlaka taşırız. Herhalde, bu akışta ya kendin değiştir, ya da kendiliğinden değişir ve kaybolur demek istemiş söyleyen diye düşündü.
“Sakın yapamam deme, önce dene”. Doğruydu, çünkü yapamam dediklerinin pek çoğu kaçmıştı. Ama, sevindi, önünde uzun bir hayat vardı artık istediklerine yapamam dememek için.
“İstenmedikçe öğüt verme”. Belki, ama yaşamında yer alan ve anlam ifade edenlerin verdikleri öğütlerin bazıları şimdi işine yarıyordu. O zaman öğüt verirken de alırken de yaşanmışlığı olanları elemeyi ve seçmeyi öğrenebilir insan dedi kendine.
“Önce kendini sev, önce kendine değer ver, önce kendine saygı duy”. Bak işte bunlar çok doğru diye düşündü. Kendini seversen, değer verirsen ve saygı duyarsan, aşmalar kolaylaşır. Yaşamına sahip çıkarsın, tüm kötülükleri ve güzellikleriyle. Bu özelliğinin yansımaları seni takip eder dedi ve bunu iyice aklına yerleştirdi ve kağıdı tekrar torbaya koymadı. Çünkü, kendisi varsa yaşadığı hayat ve anlamlar vardı ancak; kendisi değerli ve önemliyse, yaşadığı hayat da değerli ve önemliydi.
Herşeyin, her canlının, her duygunun bir ömrü olduğunu öğrenmişti. Ve kendini sevmek insanın kendisiyle aynı ömürlüydü.
Daha çok kağıt vardı bu şık torbada tozları silmeye yarayacak.



Bir sabah kahvesi ve yanında çikolatalar. Yine, bitter ve sütlü çikolataları eritip kalıplara döktüm. Bazılarına fıstık ilave ettim. Bazılarını da, az şekerle pişirip, likör eklediğim çilek ve kivi karışımı ile doldurdum.


04 Nisan 2008

Çörek



250 gr lor (tuzlu)
½ su bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı Laleli kekikli zeytinyağı
2 yemek kaşığı yoğurt
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 yumurta (beyazı içine, sarısı üzerine)
1 limon kabuğu rendesi
2 ½ su bardağı un

Hepsini yoğurdum, kalıpla kestikten sonra üzerlerine yumurta sarısı sürüp 180 derecede pişirdim.

01 Nisan 2008

Tatlı




1 lt süt
4 yemek kaşığı buğday nişastası
4 yemek kaşığı esmer şeker
1 çay kaşığı zencefil
100 gr krstane çerezi
100 gr ceviz
1 paket süt kreması
2 x 80 gr bitter çikolata




Süt, nişasta, şeker ve zencefil sürekli karıştırılarak pişirilir. Katılaşıp, ocağı kapatınca kremadan 4 yemek kaşığı ilave edilip iyice çırpılır. Ve ılıyana kadar kabuk tutmaması için ara ara karıştırılır. Kalıba önce ezilmiş kestane çerezi ve ceviz yayılır. Eritilmiş çikolatalar ile kalan krema iyice çırpılır ve kestane-ceviz karışımının üzerine yayılır. Son olarak tatlı dökülür ve dolapta 3-4 saat bekledikten sonra dilimler ters çevrilerek servis edilir. Ben bütün olarak ters çevirdikten sonra dilimledim.

Google